Blogger tarafından desteklenmektedir.

BALIK AVI TURLARI ALİAĞA-İZMİR

Hangi Balığa Hangi İğne

KEFAL : Küçük Kefaller için 8 iğneli takım.Mustad’ın 8 Numara Çapraz Beyaz İnce İğnesi.
Ufak ve Ortaboy Kefaller için, 10 iğneli takım.Yine Mustad’ın 4 numara Kendal flatted nickel plated iğnesi.
Büyük Kefaller için ise, Tek iğneli Takım.

KARAGÖZ : Karagöz için 3 iğneli Takım Kullanıyoruz. 5 numara Sinek iğnesi bu balık için bence ideal iğnedir.

ÇUPRA : Çupra avında, tek iğnelide takım kullanabiliriz, 3 iğneli takımda kullanabiliriz.Kullanacağımız iğneler 2 veya 1 numara bronz iğne kullanabiliriz.İğnelerin Çapraz olmasına dikkat edilecektir.

LÜFER : Lüfer avlarımızda 1 numara kaşık veya hırsızlı iğne takımı yaparak avlarımızı yapabiliriz.Yem olarak Taze istavrit ve Zargana en makbulüdür.

TURNA : Turna avında kullanacağımız takım, çeşitli takımlar kullanabiliriz, kaşık olta, bunu fazla anlatmak gereği duymuyorum, 5 numara Armudi kaşık. zaten bu konuyu Turna avı yapan herkes biliyor.Ayrıca canlı yem kullanmakta da fayda var.

KIZILKANAT : Kızılkanat avında kullanacağımız takım, şamandıralı bir takım olmalıdır.İğnemiz ise WMC 9284 5-6 numara iğne kullanmanızı tavsiye ediyorum.

İSTAVRİT : İstavrit avında çeşitli takımlar kullanmamız mümkün.Hazır olarak satılan Çapariler ve Yemli oltalar.İstavrit avında kullanacağımız kanca 9 numara Siyah iğne olmalıdır.

İZMARİT : İzmarit avında ise, ben üç köstekli takım kullanıyordum.İğne ise 9 numara çapraz iğne.Bu kenardan yaptığım avlarda geçerli, Sandal’dan yapılan avlarda ise 7 numara çapraz iğne çapari şeklinde yapılarak, adet sayısı size kalmış, çapari olarak kullanılabilir, tüy ve ip seçimi tamamen size kalmış.

SAZAN : Sazan benim kategorime girdiğinden dolayı, size tek bir iğne diyorum.WMC 9284 2-3-4-5-6 numara Sarı iğne kullanın.Özellikle, hamur ve Mısır kullanıyorsanız İğne rengi Sarı olmalı, eğer ki Solucan kullanıyorsanız metal renkli olan tercihimdir.Hepinize şiddetle tavsiye ederim.


Alıntıdır

SAĞLIK İÇİN BALIK
Balıkta şeker,karbonhidrat yok denecek kadar azdır.Protein açısından ise son derece zengindir.Bu özellikleriz nedeniyle son derece sağlık lı bir yiyecektir.Yüz gram yağlı balık yakla şık 22 gram, yağsız balık ise 10 gram protein içerir.Balık aynı zamanda proteininden en çok faydalanı lan be sin türüdür.Insan vücudu bu proteinin %93'ün den faydalanır.Bu oran kırmızı etlerde ve diğer be yaz et lerde çok düşüktür.Balık az karbonhidrat içermesi nin yanısıra madensel tuzlar ve mineraller açısın dan son derece zengindir, bol miktarda fosfor, kalsi yum, iyot ve flor içerir.Balık eti A,B1,B2 ve D vitaminleri açısındanda zengindir.

SIYAH ETLI-BEYAZ ETLI BALıKLAR:
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz,her geçen gün artan çevre kirliliğine rağmen balık çeşitle ri açısından son derece zengin bir ülkedir.Deniz ba lıkları siyah etli-beyaz etli,yerli ve göçme olarak sı nıflara ayrılırlar.Beyaz etli balıkların sindirimi siyah etlilere nazaran daha kolaydır.Jelatin içerdiklerinden haşlamaya elverişlidirler.Tavası, ızgarası, yağlı ol dukları mevsimlerde de ızgarası yapılır.Bunlara ör nek olarak barbunya, tekir, levrek, kefal, lüfer,kal kan, mercan, çipura, dil, pisi ve kırlangıçı gösterebili riz.Torik,palamut,uskumru,kolyos,kılıç,hamsi,sa r dalya,gümüş gibi balıklarda siyah etli balıklar sınıfı na girerler.Bu balıklar beyaz etlilere nazaran daha yağlıdırlar ve daha az jelatin içerirler.Bu nedenle haş lamaya uygun değillerdir ve hazımları daha zordur.

BARBUNYA
denizlerimizin bu tatlı balığı genellikle ege ve akdenizde bulunur. Yeni bir balık türü olan barbunya sıcak ve ılık denizlerin kıyıya yakın olan kumlu ve çamurlu deniz diplerinde, az olmakla berebar kayalık yerlerde yaşar. Genelde 17 ila 20 cm arasında olup nadiren 40 cm ye kadar çıkar. Kaya barbunyası, kum barbunyası, ot barbunyası ve paşa barbunyası diye dört çeşiti vardır. Bunların içinde en makbulu kaya barbunyasıdır. Sırtı kırmızı ve karın kısmı beyaz olan kaya barbununun sırtında hiç gri leke bulunmaz. Kum ve ot barbunyasında ise sırt gri ile kırmızı renklerin karmaşası halindedir. Paşa barbununun her iki yanında çeneden kuyruğa doğru sarı bir şerit bulunur. Tekir ile çok karıştırılan bu balığın en lezzetli zamanı temmuz ve ekim ayları arasıdır. Bu süre zarfında tavası, ızgarası ve kağıtta kebabı çok güzel olur. Tekirden en büyük farklılığı kafasının daha uzun oluşudur. Tekirin kafası küttür ve çene altında iki sakalı bulunur.

TEKİR
Barbunyaya çok benzeyen be yakın akrabası olan bu balık bütün denizlerimizde avlanır.
Karadeniz ve marmarada avlanılanlar 6 ila 10 cm arasındaır. Ege ve akdenizde ise boyları barmunyayı yakalar. Çene altı bıyıklarının uzunluğu, küt kafası ve birinci sırt yüzgecindeki sarı-siyah benekleri ile barbunyadan ayrılır. Dört mevsim yenebilecek bu balığın en lezzetli zamanı, aynen barbunyada olduğu gibi temmuz-ekim ayları arasıdır. Tavası ve kağıt kebabı çok güzel olur.

ÇIPURA
Egenin meşhur yerli balığı olan ve küçük sürüler halinde gezen çipura son yıllarda çiftliklerde de üretilmeye başlanmıştır. Çipura elips biçiminde yassı vücudu, beyaz karnı, koyu gri sırtı ve pembemsi yanakları ile tanınır. Atlas okyanusu, kuzeybatı karadeniz, ege ve akdenizde bulunur. Bir zamanlar marmara denizinde de yakalanan ve alyanak adı ile tanınınan bu balığın malesef nesli tükenmiş durumdadır. Genelde 20 ile 35 cm arasındadır. Ancak 6-7 kg ' ya varanlarına da rastlanmıştır. Her mevsimde zevkle yenebilen bu balığın ızgarası, buğlaması, çorbası, fırnını çok güzel olur. Izgara için ideal büyüklük 250 ila 350 gramdır. Daha büyüklerinin fırında pişirilmesi tercih edilmelidir. Buğlama ve çorba için her boyu kullanılabilir. Tadı nefis olan bu balığı katkısız, yani ızgara veya fırında yenmesi tercih edilmelidir. Isparaz ve lidaki bu türün küçük çeşitleridir.

KARAGÖZ
Çipuranın yakın akrabası olan karagöz elips şeklinde, yassı, gümüşi pulları olan yerli bir balıktır. Baltabaş, sivri gaga, sagos ve mırmır gibi çeşitleri vardır. Ortalama 20-25 cm en 50 cm boyunda olur. Yazın taşlık ve yosunluk, midyesi bol yerlerde yaşar. Kışın derin sulara çekilir. Her mevsimde yenebilen bu balık, özellikle mayıs-temmuz ayları haricinde daha yağlı ve lezzetlidir. Aynen çupura gibi ızgarası, buğlaması, fırnını ve çorbası çok güzel olur. Bir kg ve daha büyüklerinin fırını tercih edilmelidir.

DİL BALIĞI
Dil balığı da yerli balıklarımızdan olup ege ve akdenizde bolca yakalanır. Her mevsimde yenebilir. En lezzetli zamanı kasım ile şubat ayları arasıdır. Tavası çok güzel olur. Irilerinden fileto çıkarılıp şiş veya salçalı fileto yapılabilir.

HAMSİ
1988 yılında 310 bin ton ile toplam balık avcılığımızın yaklaşık üçte ikisini meydana getirmektedir. Gözlerinin gerisine kayan ağzı ile yivrilmiş burnu ile yakın akrabası sardalyadan kolaylıkla ayrılır. Gümüş balığıda hamsinin akrabasıdır. Boyu ortalama 12 cm olup azami 18-20 cm ye kadar büyürler ve çok büyük sürüler halinde gezerler. Karadeniz hamsisi azak ve karadeniz olmak üzere ikiye ayrılır. Azak hamsisinin burnu daha küttür. Azak denizinde üreyip kışlamak üzere güneye, bizim orta ve doğru karadeniz bölgesine inerler; nisan sonunda da kuzeye göç ederler. Karadeniz hamsisi ise kuzeybatı karadenizde ürer, kışlamak üzere kasımdan şubata kadar trakya kıyılarına ve marmaraya göç eder. Nisan ayında da yumurtlamak üzere karadenize çıkar. Ayrıca marmara hamsisi denilen yalnız marmarada çıkan daha küçük ve göç etmeyen bir hamsi türüde vardır. Aynı tür kuzey egede de bulunur. Bu hamsinin sırt rengi daha açıktır. Hamsi özellikle karadeniz yöremizin temel gıdası, temel protein kaynağıdır. Fiyatının ucuz olması nedeniyle çok geniş kitle tarafından tüketilir. Hamsinin hemen her türlü yemeği yapılır. Izgara, fırın, kağıt kebabı, buğlama, plaki, yahni gibi. Siyah etli bir balık olamasına rağmen buğlamaya son derece uygundur. Yaz aylarında yağsız olduğu için ızgara yerine tava veya buğlaması tercih edilmelidir. Kış aylarında yakalanan hamsi tuzlanıp saklanır. Buna ançovi tabir edilir. Ayrıca balık yağı ve balık unu üretiminde de kullanılmaktadır.

SARDALYA
hamsinin yakın akrabası sardalya sürüler halinde yaşar ve kıyılar boyunca göç eder. Hamsi gibi ticari değeri çok yüksek bir balıktır. 1988 yılında 90 bin ton ile hemen hamsiden sonra yer alır. Kurutularak, tuzlanarak hatta balık yağı ve balık unu elde etmekte kullanılır. Sardalya adı konserve işleminden dolayı konserve ile özleşleşmiştir. Hatta ringa konservesine de aynı ad verilir. Sardalya akdenizde 15-20 cm dolaylarındadır. Okyanusda ise 30 cm kadar büyürler. Hamsi karadeniz için ne ise sardalya da portekiz, ispanyanın atlas okyanusu kıyıları, sicilya ve malta için aynı şeydir. Bu ülkelerde bir çok yemek sardalya üzerine kurulmuştur. Ülkemizde kuzey egede bolca yakalanan sardalyanın en lezzetli mevsimi temmuz-ekim aylarıdır. Bu sürede çeşitli ızgaraları, fırnını ve kağıt kebabı, buğlaması ve plakisi yapılabilir. Kasım-haziran arasında ise ancak plaki ve buğlaması yapılabilirse de bir önceki döneminki kadar lezzetli olmaz. Sardalyanın küçüğüne papalina tabir edilir; ayıklamadan yemeği yapılır. Tirsi ise sardalya azmanıdır. Kıl tarzında çok kılçığı vardır ve sardalya kadar lezzetli değildir.

USKUMRU
kolyosa çok benzeyen ve sürüler halinde dolaşan göçmen bir balıktır. Denizlerimizde 30 cm civarında olan uskumru kuzey denizinde 50 cm ye kadar büyür. Yaz aylarını karadenizde geçiren uskumru eylül ve ekim aylarında marmaraya iner ve kışı burada geçirip yumurtlar. Mart ila haziran aylarında da karadenize döner. Uskumru büyüklüğüne göre üç değişik ad ile adlandırılır. En küçüğü kalinaryadır. 20-25 cm civarında ve yağlı olanları uskumru, dönüş uskumrusu ise çiroz olarak adlandırılır. Yazın yakalananlara ise lipari denir. En lezzetli olduğu dönem eylül ayından yumurtlamaya başladığı ocak ayı sonuna kadardır. Bu süre içinde ızgarası, kağıt kebabı, dolması, köftesi ve tuzlması çok güzel olur. Bu mevsimlerde yağlı olduğundan tavası tavsiye edilmez. Şubattan itibaren yağını kaybetmeye başladığından tavası yapılabilir. Yazın yakalananlar ise plaki ve tava için uygundur. Ilkbaharda karadenize dönüş yapan çirozlar kurutulur. Esas adı çiroz kurusu olan bu kurulmuştur balığa geçen zaman içinde ismi kısaltılarak yalnızca çiroz denmeye başlanmıştır. Uskumrunuın koryostan önemli farkları aşağıdadır. 1-uskumru ile koryosun sırtı desenleri biribirine benzemekle birlikte koryosun rengi koyu, uskumrunun ise açıktır. 2- uskumrunun kuyruk çatalının içi boş ve iki çizgiden ibaret bir v harfi tarzındadır. 3-uskumrunu gözleri neredeyse toplu iğne başı kadar küçük, kolyosun ise iridir.

KOLYOS
uskumruya çok benzeyen bu balık uskumru ile berebar sürüler halinde göç eder. Ayrıca marmara ve ege denizinde yerli türleride bulunur. Tadı uskumruya nazaran oldukça yavan olduğundan genelde tavası yapılır. Ocak ayı en yağlı zaman olduğundan tuzlama için en ideal zamandır. Tuzlaması çok güzel olur.

LÜFER
akdeniz, karadeniz, marmara, hint okyanusu ve atlas okyanusunda sürüler dolaşan lüfer pullu bir göçmen balıktır. Soğuk denizde yaşayanları daha yağlı olduğundan daha da lezzetli olur. Ülkemizde karadenizde ve istanbul boğazı ile marmara denizinde yakalananların tadı muhteşemdir. Daha güney denizlerimize indikçe yavanlaşır ve kendisine mahsus o güzel tat ve kokuyu kaybeder. Eylül ortasından ocak sonuna kadar olan zaman en yağlı ve en lezzetli zamandır. Bu devre içinde ızgarası tavsiye edilir. Çinekopunda ızgarası çok iyi olur, ancak mevsimi lüfere göre kısadır. Kasım sonundan itibaren azalmaya başlar. Diğer zamanlarda büyüklüğüne göre plakisi, buğlaması kağıt kebabı ve tavası olur. Ilkbahara da son derece yağsız olduklarında tava, plaki ve buğlaması tercih edilmelidir. Lüfer büyükğüne göre en çok isim alan balıktır. Lüfer çeşitleri şöyledir.
1- 10 cm ye kadar yaprak
2-11-13 cm arası çinekop
14-16 cm arası kaba çinekop
17-20 cm arası sarı kanat
21-30 cm arası lüfer
31-35 cm arası kaba lüfer
35 cm de n büyük kofana


PALAMUT
Uskumru, torik ve orkinosu içeren bir familyadandır. Sürüler halinde yaşayan pulsuz siyah etli bir göçmen balıktır. Sırtı çizgili, karnı gümüş rengindedir. Uzunluğu 1 metreye kadar varır. Bu familyanın çeşitleri bütün denizlerimizde görülmekle birlikte en lezzetlileri karadeniz ve marmarada avlanılan tipleridir. Karadeniz ve marmara palamutunda baştan kuyruğa doğru muntazam çizgiler halinde giden, dördü koyu, üçü açık menevişli 7 adet band bulunur. Egede yaşayan, tombik, benekli orkinos ve yazılı orkinos isimleri alan yakın akrabasında ise sırttan karına doğru dalgalar halinde yine en az 16 adet alacalı bant ile karın civarında en az üç adet siyah benek bulunur. Bu cinsin etinin tadı hakiki palamuta nazaran hiç güzel değildir. Ama çok kişi bu özelliği bilmeyip palamut diye aldanır ve sonra palamuttan soğur. Palamut avı ağustos ayında başlar. Önce karadenizde sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu, eylülden itibaren de palamut gelmeye başlar. En lezzetli zamanda eylül başından şubat ortalarına kadar olan zamandır. Bu mevsimde çok yağlı olduğundan tavası biraz ağır kaçar. Bu nedenle ızgarası ve fırını tavsiye edilir. Aynı mevsimde yahniside harika olur. Diğer mevsimlerde tavası yapılabilir. Palamut siyah etli bir balık olduğundan buğlaması ve çorbası tavsiye edilmez. Palamutun boyuna göre isimlendirilmesi.
1-20 cm ye kadar palamut vanozu.
2-20-30 cm arası çingene palamutu
3-31-40 cm arası palamut
4-40-50 cm arası kestane palamutu
5-51-60 cm arası torik
6-61-65 arası sivri
7-65-70 cm arası altıparmak
8-70 cm den büyük zindan delen.


Torik ve toriğin büyük boyları palamuttan daha çok yağlıdır bu nedenle tuzlama ve lakerdası tercih edilir.

LEVREK, MİNEKOP, EŞKİNE
12 değişik türden meydana gelen bu familya ılık ve tropik suların sığ kesimlerinde yaşar. Vücutları iğ biçiminde ve yandan hafif basıktır. Pulları oldukça iri olan levreklerin yanları genelde beyaz, alt bölümleri gümüşi, alt yüzgeçi ise sarımsıdır. En irileri bir metreyi geçebilir. Ülkemiz denizlerimizde 20 ila 60 cm arasında olabilirler. Bayağı levrek ve benekli levrek olmak üzere mevcut iki tipi bulunur. Sırtlarındaki çok sayıda benek ile ayrılırlar. Benekli levrek güney ege ve akdenizde bayağı levrek ise bütün denizlerimizde görülür. Karadenizde kötek olarak da bilinen minekopta bu familyanın diğer bir türüdür. Eşkineye çok benzeyen minekoplar 30-80 cm arasında olur. 1 metreden büyük ve 20-25 kg olanlarına da rastlanmıştır. Erişkinler kıyıya yakın kayalık dipleri, yavrular ise akarsu ağızlarını tercih ederler. Parlak mavimsi-gri renkteki vücudu sırtan karına doğru inen sarı menevişli çizgilerle bezenmiştir. Karnı gümüşi beyazdır. Eşkine ise bütün denizlerimizde görülen kıyıya yakın kayalık diplerde yaşayan bir türdür. Ortalama 30 cm ve 600 gr dır. 3-4 kg lik irilerine de rastlanmıştır. Sırtı kamburumsudur ve koyu kahve ile lacivet arası bir renktedir. Karnı ise sarı-beyaz menevişlidir. Başının içinde gözlerinin arkasında herbiri 4-5 gramlık beyaz taş bulunur. Halk arasında bu taşların idrar söktürücü ve böbrek taşı düşürücü olduğuna inanılır. Genelde tek gezen, geceleri avlanan ve oyuklar arasında süzülürcesine dolaşan bu balığın başlıca besini karides ve yavru balıklardır. Yıl boyunca yenen levreğin çok lezzetli eti vardır. En güzel mevsimi kış ayları ve ilkbaharın başıdır. Her türlü yemeği yapılan levreğin buğlaması, fırında kağıt kebabı ve mayonezlisi nefis olur. Levrek özellikle şaraplı ve mayonezli balık yemeklerine çok güzel gider.

TARANÇA, SİNARİT
tarança genellike sinaritlerin irisi için kullanılan bir isimdir. Lagos ve orfozla büyük benzerlik gösterirlerse de ayrı familyalara mensupturlar.

ISTAVRIT
istavrit, marmara ve boğazda balık avlamaya başladıklarında ilk tanıştıkları balıktır. Ağzı öne uzayabilen, dişleri ince, gözleri iri, kuyruğu derin çatallı ve vücudu iğ biçiminde olan göçmen bir balıktır. Marmara, ege ve karadenizde yaşayan yerli türleri de vardır. Marmara da 15-20 cm, egede 30 cm civarında olurlar. Marmarada boyu 10 cm nin altında olan küçük istavritlere kıraça denir. Karadenizin doğusunda istavritler palamut büyüklüğünde 50 cm olurlar. Sarı kuyruk istavrit ve sarı kanat istavrit olarak adlandırılan tipi sularımızda ençok bulunan türdür. Istavritler sonbaharda marmaraya inerler mayıstan itibaren karadenize geri dönmeye başlarlar. Her mevsimde yakalanan istavritin en lezzetli olduğ zaman kasım ile şubat ayları arasıdır. Tavası ve fırnını çok güzel olur.

IZMARIT
Ağzı körüklu gözleri iri, sırt-göğüs ve anus yüzgeçleri ser diken ışınlı bir balıktır. Sularımızda iki türü vardır: menekşe izmarit ve istargilos. Izmaritin erkekleri dişilerinden daha iri olurlar. Dişiler 20 cm civarında olurken erkekler 25 cm ye kadar uzayabilirler. Izmarit midye, deniz solucanı ve balık yumurtaları ile beslenen bir dip balığıdır. Et beyaz ve son derece lezzetlidir. Tavası güzel olur. Sonbahar ve kış aylarında ızgarası da yapılır. Izmaritler ızgara yapılırken ayıklanmaz. Olduğu gibi pirilip bilahare derisi, bağırsakları ve kılçıkları ayılanır. Üzerine limon ve zeytinyağı ile kıyılmış maydonoz eklenerek hazırlanır. Pulları kazındıktan sonra derisi tulum çıkarılarak yapılan tavası da çok güzel olur.

KALKAN
karadenizin bu ünlü balığı bütün yassı, oval vücudu, bir tarafı siyaha yakın, diğer tarafı beyaz rengi ve beyaz tarafındaki düğmeleri ile tanınır. Her iki tarafı da siyah olan kaya kalkanına da nadiren rastlanır. Kaya kalkanı daha çok sinop ve samsun yörelerinde çıkar. Istanbul boğazının kuzeyinde, karadenizin batısında avlanan kalkan bir tarafı siyah olan bir tarafı beyaz bayağı kalkandır. Kalkan karadeniz içinde kışın kuzeyden güneye göç eder. Her mevsimde avlanan kalkan bütün sene boyunca yenebilir. En lezzetli zamanı ocak sonundan mart ortalarına kadardır. Tavası çok güzel olur. Buğlaması ve kağıt kebabı da yapılır. Ilkbahar sonundan ağustos ayına kadar yakalanan kalkan yavrularının tavası nefis olur.

KEFAL
Yaz aylari disinda lezzetli olan pullu ve gocmen olmayan bir baliktir. Butun denizlerimizde yetisir. Sonbahar, kis ve ilkbaharda cok lezzetlidir.Kefalin bugulamasi ve pilakisi cok guzel olur.Ayrica likorinoz denilen tutsulusu de cok makbuldur.Bir kefal turu olan haskefalin kurutulmus yumurtalari cok aranan bir deniz urunu, bir mezedir.Sarikulak kefalin tavasi ve fileto izgarasida yapilir.Kefal alirken cok dikkat etmek, tercihen ta nidik balikcilardan almak gerekir.Cunku kefal kirli ve bulanik sula ri cok sever ve buralarda digger baliklar yasamazken o yasar.Orne gin izmir korfezinde digger baliklar yasamazken kefal bol miktarda bulunmaktadir.Bu sularda yakalanmis kefal insan sagligi acasindan buyuk tehlike arzeder.

KILIÇ
Turkiye mizi cevreleyen sularda cok artik nadir gorulen cok lezzetli bir balik turudur.Akdeniz ve egede yil boyunca karadeniz de ise yalniz yaz aylari gorulur.Kilic gibi ust cenesi, lacivert-siyah sirt rengi ile taninan bu baligin akrabasi mar lin bizim sularimizda bulunmaz.Daha cok atlas okyanusunda Ber muda civarinda bulunan bu balik pisince pembemsi et rengi, kafa dan kuyruga kadar uzanan sirt yuzgeci ve yuvarlak yerine yassi ust cenesiyle kilictan ayrilir.Her mevsimde yenilebinen kilicin en lez zetli zamani eylul-subat arasidir.Bu baligin en guzel defne yaprakli sisi olur.Izgarasi ve kagit kebabida yapilir.

MEZGIT
Tavuk baligi olarakta bilinen mezgit butun denizlerimizde bulunmakla beraber en cok karadenizde bulunur. Yaz haric devamli yumurtali durumda dir.Yumurtali tavasi, dometesli sotesi guzel olur.

KIRLANGIÇ
Bu tun denizlerimizde bulunan kirlangic ortalama 25-30 cm olup nadi ren 75 cm ye kadar uzayanlarinada rastlanir. Sirt rengi kirmizi pem bekarin ise pembe veya beyazdir.yakin akrabasi olan Oksuz den, bu baligin pembe-gri veya komple gri sirti ve oksuzun ordek kafasi ni andiron agiz yapisi ile ayrilir. Her ikiside lezzetli olup genellikle kirlangic tercih edilir.cok gelismis solungaclari ve girtlak yapisi ne deniyle ugultu, inilti gibi degisik sekilde frekanslarda ses cikarir. Bu ses nedeniyle bircok balikci tarafindan inleyen balik diye adlan dirilir ve ugursuz kabul sayilir.Kirlangic izgaraya ve tavaya uygun degildir.Bugulamasi, ozellikle corbasi cok lezzetli olur.Haslanmis kirlangicin ayiklanmis etleri mayonezli veya zeytin yagli limon si karak soguk olarakta meze olarakta yenebilir.

ISKORPIT, ADA BEYI
Kirlangictan bahsedilince iskorpit ve adabeyini atlamak ol maz.Her ne kadar ayni familyadan olmamakla beraber etleri ve uy gun olduklari yemekler acisindan cok benzerlik gosterirler.Iskorpit butun denizlerimizde, adabeyi ise ege denizinde bulunur.Iskorpitin sirt dikenleri zehirlidir.bu nedenle balikciya ayiklattirilmalidir.

Mytilus Galloprovincialis (Akdeniz Midyesi):
Ergin boylari yakla sik 10 cm olabilir.Kayalik ve tasliklarin uzerine bissus organiyla ya pisik olarak yasarlar.Genellikle kiyiya yakin sig bolgelerde bulunur lar ve 80 metre derinliklere kadar bulunabilirler.Beslenme ozellikle ri ise, bulun duklari ortamdaki organic maddelerle besnelipherturlu mineral madde leride filter beslek ozellikleri nedeniyle sindirirler. Akintinin guclu oldugu iliman denizlerde genis bir yayilim gosterir ler.Filter beslek ozelliginden dolayi ortamdaki kirlilik etmeni olan herturlu milro duzeyde maddeyide sindirim sistemi ve kassistemi ne edebilecek kapasitededir.Bu ortam kirliligi domestik atiklar (ka nalizasyon atiklari evsel atiklar vs) ve endustriyel (agir metaller, demir, kobalt, bakir vs) Ozellikle midye dolma pisiminde sindirim sistemi ve solungeclari temizlenemeyecegi icinbu sekilde pisirile rek sunulan midyeleri az tuketmek saglik acisindan onemlidir.Pila ki pisirme tekniginde ise solungec ve sindirim sistemleri cikartilabi lir durumda oldugu icin daha saglikli pisirme yontemi olarak kabul edilir.Herseyden once midyelerin cikarilis kaynagi, tarihi, pisirildi gi ortam kesinlikle resmi kayit ile belirtilmis olmasi yada en azin dan tuketicinin bu monuda bilincli olmasi halk sagligi acisindan cok onemlidir.Aksi taktirde kitlesel olumler ile sonuclanana bircok hastaligin(hepatit serileri, agir metal zehirlenmeleri vs) patlak ver mesi gundeme gelebilir.

Alıntıdır






    DENİZDE CAN VE MAL KORUMA HAKKINDA KANUN
    Kanun Numarası: 4922
    Kanun Kabul Tarihi: 10/06/1946
    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 14/06/1946
    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 6333
    BİRİNCİ BÖLÜM: TARİFLER VE TİCARET GEMİLERİNİN TEKNİK NİTELİKLERİ
    Madde 1 - Bu kanunun uygulanışı bakımından:
    A) Denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araca, adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun "Gemi";
    B) Menfaat sağlamak kasdiyle denizde kullanılan her gemiye "Ticaret Gemisi";
    C) On ikiden fazla yolcu taşıyan her ticaret gemisine "Yolcu Gemisi";
    D) Kaptan ve diğer gemi adamları, gemiyi donatan ile işletenin çoluk - çocuk ve hizmetçileri, donatan ve işletenin görev ile yolculuk eden adamı, temsilcisi ve memurları, taşınan hayvanların çobanları ve mücbir sebeplerden yahut kaptanın denizde can kurtarma ödevinden dolayı gemiye alınan kimseler dışında, gemide navlunlu - navlunsuz taşınan herkese "Yolcu"; denir.
    Madde 2 - (Değişik madde: 04/07/1988 - KHK - 336/1 md.; Aynen kabul: 07/02/1990 - 3612/22 md.)
    A) Tekne, genel donanım, makina, kazan gibi esas kısımları,
    B) Yükleme durumu,
    C) Yakıtının ve kumanyasının yeterliği,
    D) Gemi adamlarının yeterliği ve sayısı;
    Bakımlarından Ulaştırma Bakanlığı ile diğer ilgili kuruluşların görüşleri alınmak suretiyle hazırlanacak yönetmeliklerince tespit olunmuş, nitelikleri haiz bulunmaması yüzünden, yapacağı yolculuğun normal rizikolarına karşı koyamayacak durumda olan bir ticaret gemisi "yola elverişli" sayılmaz ve böyle bir geminin yola çıkmasına izin verilmez.
    Madde 3 - Ticaret gemilerinin tahsis edildikleri işlere ve yapacakları yolculuklara göre tekne, makine, kazan, genel donanım, can kurtarma, yangından korunma ve yangın söndürme ve sair araç ve teferruatının tüzüğü gereğince haiz olmaları lazımgelen durumları yılda en az bir defa denetlenir. Şu kadar ki, yolcu gemilerinden başka ticaret gemilerinin sualtı denetlemeleri iki yılda bir yapılabilir.
    Madde 4 - Denetleme sonunda durumu tüzüğe uygun olduğu anlaşılan ticaret gemisine süreli bir "Denize elverişlilik belgesi" verilir. Böyle bir belgesi olmıyan yahut belgesinin süresi bitmiş olan ticaret gemisinin yola çıkmasına izin verilmiyeceği gibi herhangi bir sebeple tüzüğünde gösterilen nitelikleri kaybetmiş olan ticaret gemisinin de belgesi battal edilir.
    Denize elverişlilik belgesinin süresi, yolculuğun devamı sırasında biten bir ticaret gemisi, yolculuğu bir Türk limanında bitiyorsa, yolculuğu bitirdikten sonra, denetleneceği limana dönmek ödevindedir. Böyle bir ticaret gemisi, denetleneceği limana kadar, denize elverişlilik belgesi varmış gibi ticari işlem yapabilir.
    Belge süresi içinde, herhangi bir sebeple tüzüğüne uygun durumunu yolculuğun devamı sırasında kaybetmiş olan ticaret gemisi hiçbir ticari işlemde bulunmaksızın, onarılabileceği en yakın limana gidebilir.
    Madde 5 - (Değişik madde: 05/05/1981 - 2459/1 md.)
    Milli ve Milletlerarası tanınmış tasnif kurumlarından verilen ve hükmü olan bir belgeyi haiz gemilere, belgesinde yazılı süre ve görev için, ayrıca denetleme yapılmadan, denize elverişlilik belgesi verilir. Ancak bu gibi kurumların tüzük ve kurallarınca denetleme dışında bıraktıkları kısımlarının denetlenmesi bu kanun hükümlerine göre yapılır.
    Madde 6 - Denize elverişlilik belgesi olup da liman sınırlarını geçerek denize çıkacak her ticaret gemisi, yola çıkmadan önce, can kurtarma, yangından korunma, yangın söndürme ve seyir donanımları, gemi adamları, kumanya ve yakıtı, yolcu sayısı, yükünün cinsi, istifi ve yükleme markası bakımlarından denetlenir ve bu durumlarda tüzüğüne uygun olmıyan ticaret gemilerinin yola çıkmasına izin verilmez.
    Liman sınırları içinde çalışan ticaret gemilerinin bu madde gereğince denetlenmeleri, hal icabına göre zaman zaman yapılır.
    Madde 7 - Ticaret gemilerinin, çeşitli resim ve harçlarının ödenmesinde esas olan tonilatoları, tüzüğüne göre yapılacak ölçmelerle belirtilir.
    İKİNCİ BÖLÜM: DENİZDE YOLCULUK GÜVENİ
    Madde 8 - Türk gemileriyle Türk liman ve karasularında yolculuk eden yabancı gemilerin, denizde çatışmayı önlemek için taşıyacakları ve gösterecekleri fener ve alametler, verecekleri sadalı sis ve manevra işaretleri, gözetecekleri seyir ve idare kurallariyle tehlikeye düştükleri zaman yardım istemek için verecekleri ve gösterecekleri her türlü işaretler tüzükle belirtilir.
    Her Türk gemisinde "Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü"nden bir tane bulunur.
    Gemilere parasız dağıtılacak olan bu tüzük, geminin esas belgelerinden sayılır.
    Madde 9 - Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğüne riayet edilmemek yüzünden can veya mal zararına sebebiyet verilen hallerde, durumun hal ve şartları, tüzükten ayrılmayı kati olarak gerekli kıldığı mahkemede sabit olmadıkça, hadise sırasında köprü üstünde vardiyada bulunan kaptan veya mevzuata göre yetkili güverte zabiti kusurlu sayılır.
    Madde 10 - Çatışan gemilerin kaptanları, çatma yüzünden gemilere ve içindeki kimselere gelecek zararları önlemek veya azaltmak için, kendi gemilerini ve içinde bulunan gemi adamlarını ve yolcuları ciddi bir tehlikeye atmaksızın mümkün olan her yardımı yapmakla ödevlidirler. Bundan ötürü çatışan gemilerin kaptanları, birbirine yardıma muhtaç bulunmadıklarına inanç getirinceye kadar, gemilerini hadise yerinde tutmağa mecburdurlar.
    Çatışan gemilerin kaptanları, gemilerini ve içindeki kimseleri ciddi tehlikeye atmadan yapabilirlerse, yollarına devama başlamadan önce, gemilerinin adını, tanınma işaretini, bağlama, kalkma ve varma limanlarının adlarını öbür gemilerin kaptanlarına bildirmek ödevindedirler.
    Çatışan gemilerin kaptanları, olayın sebeplerini ve hangi hal ve şartlar altında baş gösterdiğini, kazadan hemen sonra ve mümkünse, gemi jurnallarına yazarlar. Gemi jurnalındaki bu kaydın altı, kaptan, birinci zabit ve güverte tayfasından biri tarafından beraberce imzalanır.
    Madde 11 - Yük veya yolcu taşıyan ticaret gemilerinin her iki bordası üzerine ve güverte çizgisi altına, tatlı ve tuzlu su bölgeleri ile mevsimlere ve kereste yüküne göre konulacak yükleme (Fribord) markasının yeri tüzüğüne göre tayin olunur.
    Bordalarına yükleme markası konmamış ticaret gemilerinin yolcu veya yük taşımalarına veya bu markadaki yükleme çizgilerinin gösterdiğinden fazla yüklenmiş olan ticaret gemilerinin yolculuğuna izin verilmez.
    150 gros tonilatodan ufak ticaret gemileri, çalışacakları deniz bölgelerine ve yapacakları işlere göre, bu madde hükümlerinden dışarı bırakılabilirler.
    Madde 12 - Aşağıda yazılı maddeler bu kanuna göre "Tehlikeli eşya" sayılır:
    A) Patlama bakımından tehlikeli olan maddeler:
    1 - Patlama maddeleri ve bilhassa paralama ve atış malzemesi;
    (Paralama veya atış amaçlarına uygun nitelikte bulunmıyan, alevle patlatılamıyan ve vurma ve sürtünmiye karşı, dinitrobenzoldan daha hassas olmıyan maddeler patlama maddesi sayılmaz).
    2 - Cephane;
    3 - Ateşleme malzemesi, havai fişekler ve benzerleri;
    4 - Sıkıştırılmış veya sıvık haline getirilmiş gazlar;
    5 - Suya dokununca yanan veya yanmayı kolaylaştırıcı gazlar çıkaran maddeler;
    B) Kendi kendine tutuşan maddeler;
    C) Yanıcı sıvıklar ve kolay ateş alabilen katı maddeler;
    D) Zehirli maddeler;
    E) Yakıcı maddeler;
    F) Fizik ve şimik nitelikleri bakımından yukardakilere benzer başka maddeler;
    G) Hayvan, kereste ve zahire gibi istifleri bakımından tehlikeli yükler.
    Yukarda yazılı eşyanın ticaret gemileriyle taşınması tüzüğüne göre yapılır.
    Madde 13 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/43-a md.)
    Türk Ticaret Kanununun 982 ve 984 üncü maddeleri gereğince salahiyetli mahkemeye deniz raporu tesbit ettirmekle mükellef her kaptan, bu raporun tasdikli bir suretini kazadan sonra uğradığı liman reisliği bulunan ilk limanda liman reisliğine verir.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: DENİZDE CAN KURTARMA
    Madde 14 - Her kaptan, denizde, can tehlikesine uğramış olarak rastgeldiği kimselere, düşman bile olsa, kendi gemisini, gemi adamlarını ve yolcusunu ciddi bir tehlikeye atmaksızın elinden gelen her yardımı yapmakla ödevlidir.
    Madde 15 - Başka gemiden imdat işareti alan bir geminin kaptanı tehlikede bulunan kimselerin yardımına bütün hızı ile gitmek ödevindedir. Ancak kaptan bu türlü hareket etmeyi imkansız görür veya içinde bulunduğu özel haller dolayısiyle makul veya faydalı görmez veya 17 ve 18 inci maddeler gereğince bu ödevden muaf tutulmuş ise yardım yapmıyabilir ve bu hali hemen, imdat işareti veren geminin kaptanına bildirmekle beraber kendisini yardıma gitmekten alıkoyan sebepleri gemi jurnalına kaydeder.
    Madde 16 - Tehlikede bulunan bir geminin kaptanı, imdat isteğine cevap vermiş olan kaptanlarla mümkün olabildiği kadar istişarede bulunduktan sonra, yardıma en elverişli gördüğü bu gemilerden birinden veya bir kaçından yardım istemek hakkını haiz olduğu gibi bu suretle kendisinden yardım istenen kaptan veya kaptanlar da bu isteğe uyarak bütün hızlariyle tehlikede bulunan kimselerin yardımına gitmek ödevindedirler.
    Madde 17 - Telsizle imdat işareti alan bir kaptan kendisinden yardım istenen başka bir geminin kaptanından ve eğer yardım istenen gemi birden fazla ise bu gemilerin kaptanlarından, yardım isteğinin yerine getirilmek üzere bulunduğu yolunda haber alacak olursa, 15 inci madde ile kendisine yüklenmiş olan yardım ödevinden kurtulur.
    Madde 18 - Bir kaptan, tehlikede bulunan kimselerin yanına varan bir geminin kaptanından artık yardıma lüzum kalmadığını haber alırsa, bu kanunun 15 inci maddesiyle yüklenmiş olduğu ödevden ve eğer kendi gemisinden de yardım istenmemiş ise 16 ncı madde ile yüklendiği yardım ödevinden kurtulur.
    Madde 19 - Tehlikeli buzlar, gemi leşleri, tropikal fırtınalar veya Beaufort mikyasına göre 10 kuvvetinde veya daha fazla rüzgar yahut deniz yolculuğu güvenini doğrudan doğruya sarsan başka tehlikeler gören her gemi kaptanı, bunları, yakınında bulunan gemilere ve haberleşebileceği ilk kıyı noktasındaki yetkili makamlara, elinde bulunan bütün haberleşme araçları ile ve tüzüğü gereğince bildirmek ödevindedir.
    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: CEZA HÜKÜMLERİ
    Madde 20- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./120.mad)
    Bu Kanunda yazılı sebeplerle;
    a) Yolculuğuna izin verilmemiş,
    b) Denize elverişlilik belgesi almamış,
    c) Belgesi battal edilmiş,
    d) Belgesinin süresi geçmiş ve idarece uzatılmamış,
    olmasına rağmen sefere çıkan ticaret gemisi derhal seferden alıkonularak muhafaza edilmek üzere en yakın elverişli limana çekilir. Gemideki yükün gideceği yere götürülmesi için gerekli bütün masraflar donatan tarafından karşılanır. Ayrıca, gemiyi sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
    Geminin muhafaza edilmek üzere limana çekilmesi ve limanda tutulması, yük ve yolcuların gidecekleri yere götürülmesi dolayısıyla oluşan bütün masraflar ile idarî para cezaları eksiksiz olarak ödendiği takdirde 4 üncü madde hükümleri çerçevesinde gemi serbest bırakılır.
    Geminin alıkonulduğu tarihten itibaren otuz gün geçmesine rağmen kaptan veya donatanın bu madde hükümlerine göre yükümlülüklerini yerine getirmemesi hâlinde gemi, limanın bulunduğu yerin mülkî amirliği tarafından ihale mevzuatı hükümlerine bağlı olmaksızın satılır. Satıştan elde edilen gelirden geminin limana çekilmesi ve muhafaza edilmesi için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan ve para cezası tahsil edildikten sonra bakiye miktarın kalması hâlinde bu miktar donatanın veya yasal temsilcisinin başvurusu üzerine kendisine ödenir.
    Geminin satışının gerçekleştirilememesi veya gerçekleştirilmekle beraber satış bedelinin masrafları ve para cezasını karşılamaması hâlinde bu miktar 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre donatandan ve gemi kaptanlarından müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre tahsil edilir.
    Donatanın yabancı gerçek veya tüzel kişi olması veya kaptanın Türk vatandaşı olmaması hâlinde bu masraflar aylık yüzde beş gecikme zammıyla birlikte genel hükümlere göre tahsil olunur.
    Madde 21- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./121.mad)
    Yolcu taşımasına izin verilmemiş bir ticaret gemisiyle ilgili olarak da 20 nci madde hükümleri uygulanır.
    Bu Kanunun 11 inci maddesine göre belirlenen yükleme markası üzerindeki yükleme çizgilerinin gösterdiği hadden fazla yükle yolculuk yapan gemi derhal seferden alıkonularak en yakın elverişli limana çekilir. Gemideki yükün gideceği yere götürülmesi için gerekli bütün masraflar donatan tarafından karşılanır. Ayrıca gemiyi sevk ve idare eden kaptan ile gemi donatanına beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
    Geminin limana çekilmesi, limanda tutulması ve fazla yükünün boşaltılması dolayısıyla oluşan bütün masraflar ile idarî para cezaları eksiksiz olarak ödendiği takdirde gemi serbest bırakılır.
    Yetkili olmadığı hâlde yükleme markasının yerini değiştirenler üç aydan altı aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
    Donatanın kanuna aykırı emrine uymuş olması, kaptanı sorumluluktan kurtaramaz.
    Madde 22- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./122.mad)
    12 nci maddede yazılı tehlikeli eşyayı tüzükte belirtilen hükümlere aykırı olarak yükleyen veya taşıyan gemi kaptanına beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Gemi donatanı ile ilgili olarak bu cezanın üst sınırı yüzbin Türk Lirasıdır.
    12 nci maddede yazılı tehlikeli eşyayı kişilerin hayatı veya sağlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde taşıyan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
    Madde 23- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./123.mad)
    Tüzükle belirtilen yardım isteme işaretlerini yerinde ve gereği gibi kullanmayanlarla bu Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket eden kaptana beşbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
    Deniz kazasının gerçekleşmesi hâlinde Türk Ticaret Kanununun 982 ve 984 üncü maddeleri hükümlerine göre deniz raporu almayan veya bu raporun tasdikli bir örneğini kazadan sonra uğradığı liman reisliği bulunan ilk limanda liman reisliğine vermeyen gemi kaptanı iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
    Bu Kanunda yer alan idarî para cezaları yetkili liman başkanları ile sahil güvenlik bot komutanları tarafından verilir.
    Madde 24- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./124.mad)
    Bu Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 14, 15 ve 16 ncı maddelerindeki yardım yükümlülüklerinin her birine aykırı hareket eden kaptanlar, Türk Ceza Kanununun 98 inci maddesi hükmüne göre cezalandırılır.
    Madde 25 - Türk donanmasına bağlı harp veya yardımcı gemileriyle Türk ticaret gemileri arasındaki çatışmalar sonucunda, askeri kişiler hakkında yapılacak ceza kovuşturmalarında Askeri Ceza Muhakemeleri Usulü ve Askeri Ceza Kanunu uygulanır.
    BEŞİNCİ BÖLÜM: TÜRLÜ HÜKÜMLER
    Madde 26 - Bu kanunun 8 inci maddesi, Türk Donanmasına bağlı harb ve yardımcı gemilerine ve 6 ncı, 8 inci, 9 uncu, 11 inci ve 12 nci maddeleri hükümleri, Türk limanlarına gelen, bu limanlardan kalkan ve Türk kara sularında yolculuk eden yabancı gemilere de uygulanır.
    Madde 27 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/43-b md.)
    Türk Ticaret Kanununun deniz kazalarına ait faslının (Çatma) ve (Kurtarma ve yardım) kısımlariyle Belediye Kanununun 15 inci maddesinin 9 uncu fıkrası ve Umumi Hıfzıssıhha Kanununun gemilerin sağlık bakımından murakabesine ait hükümleri mahfuzdur.
    Madde 28 - 2239 sayılı Denizyolları İşletme Kanununun 9 uncu ve 10 uncu maddeleri ve 22 Nisan 1301 tarihli (Deryada Men'i Müsademe Nizamnamesi) kaldırılmıştır.
    Geçici Madde 1 - Bu kanunda sözü geçen tüzükler, bu kanunun yürürlüğe girmesinden başlıyarak en çok bir yıl içinde yürürlüğe konulacak ve o vakte kadar, bu günkü mevzuat uygulanacaktır.
    Madde 29 - Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
    Madde 30 - Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.
    Kaynak


İzleyiciler